Garip Bir Hikaye 02

Story Info
sikim sokum bir hikaye.
3.4k words
5
254
0

Part 2 of the 3 part series

Updated 04/28/2024
Created 09/20/2023
Share this Story

Font Size

Default Font Size

Font Spacing

Default Font Spacing

Font Face

Default Font Face

Reading Theme

Default Theme (White)
You need to Log In or Sign Up to have your customization saved in your Literotica profile.
PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here
sdokfan
sdokfan
27 Followers

Sabah kalkışım olmadık şekilde mükemmeldi. Gözlerim fal taşı gibi açık, oldukça iyi hisseder bir şekilde yataktaydım. Aklım ve dimağım pırıl pırıldı. Çoğu zaman yaşadığım baş ağrısı ve pespayeliğimden eser yoktu, zıpkın gibi hissediyordum. Yatağa yapışmamış, kurulmuş bir yay gibi kalkmıştım ama o hissettiğim zıpkın sol tarafıma saplanmıştı sanki. Kaburgalarım..."Offf!" berbat ağrıyordu. Biraz gayretle kaktım, bir iki adım sonra lanet ağrı sağ yanağıma yerleşti. Ağrının sebebi mor bir şekilde aynada belirmişti tuvalete geldiğimde. Şaşkın şakın yüzüme baktım, üzerimdeki tişörtü kaldırıp kaburgalarıma baktım. Aynı morluk biraz daha farklı bir tonda kaburgalarıma yerleşmişti. Morluğun yanı sararmaya bile başlamıştı.

Dudağımda da bir patlak vardı, neyse ki dişlerim yerinde duruyorlardı. Sigara ve kahveden sararmış halleri ile sırıtıp buradayız demişlerdi. Aklım ve dimağım pırıl pırıldı ama bu hale nasıl geldiğim konusunda da her şey sisliydi. Düştüm mü, kaza mı geçirdim dayak mı yedim hatırlamıyordum. Bir kahve sonrası, yakmadan dudağımda tüttüreceğim sigaradan sonra hatırlardım olan biteni sanırım nasıl olsa siktir ettim morlukları.

Benim için film Gamze ile yanındaki adamın arkasından seslenmem ile bitiyordu. Sonrası pek yoktu. Off mesanem patlayacak gibiydi, uzayan sakallarımdan nefret ede ede çişimi yaptım. Son damlaları da klozete bırakıp aynada beni hasta hissettiren ama kesmeye de üşendiğim sakallarıma " Ne bokuma uzayıp duruyorsunuz " diye küfredip yine de duş alıp tıraş olmanın iyi olacağını düşündüm. Duş biraz kendime getirmişti ama epeyce çürük içinde kaldığımı da görmüştüm. Sikimde miydi? Ne olduğunu çok umursamıyordum. İçine ettiğim üç günlük sakallardan kurtulmak için aynanın karşısına geçtiğimde dank etmişti. Tıraş köpüğünü sürerken elime gelen sakalların uzunluğunu fark edince "Ne ara bu kadar uzadılar ki?" diye düşündüm. Hayal meyal, rüya ile yarı uyanıklık arası bir şeyler hatırlıyordum ama son hatırladıklarıma dair her şey dün gibiydi sanki.

Uyduruk bir şekilde bornozu üzerime geçirip telefona bakmaya gittim, dağınık olan odanın altını üstüne getirip anca bulabildim, kapalıydı. Açmaya çalıştım, açılmadı; camında olmaması gereken boktan çatlağı görünce "Ha siktir aq" diye bir küfür salladım. Şarjının bitmiş olması umuduyla şarja taktım, ne mutlu ki dolum işaretini görünce çok sevindim, telefonu açıldı. Saat 10:00 a gelmişti, tarih 22 siydi... "Siktir!!" 2 gün geçmişti neredeyse.

Eee, "kimse arayıp sormamış mıydı, kapıyı çalan falan olmamış mıydı bunca zamandır?" aramalara baktım ovvv bir dünya cevapsız arama yanında tüm sülaleme söven binlerce küfür dolu mesaj. Elbette çoğu Nazlı'dandı. Aklına estikçe küfür basmış. Şarj bitmese bile, telefon muhtemelen bu kadar küfre kayıtsız kalmayıp kendi kapanmış diye düşündüm. Yalnız Nazlı'da ne küfür külliyatına sahipmiş be kardeşim, iyi ki erkek değilmiş sikmediği bir kulağımın arkası bir de yedinci göbekten ebem kalmış. Asıl dikkatimi çekense cevapsız aramalar arasında özellikle kayıtsız bir numaradan art arda gelen cevapsız aramalardı. Geri aradım; çaldı, çaldı... çaldı... çaldı.... ÇALDI!, ÇALDI!. Nihayet açıldı. "Alo " dedim, kısık ve biraz telaşlı bir sesle "Şimdi olmaz, arayacağım ben" deyip yüzüme kapattı. "Ne sikim iş " dedim elli beş bin kere aramışsın şimdi yüzüme kapıyorsun derken sesi hatırlamıştım, Gamzenin telefonunu çaldırdığım aklıma geldi. Gamzeydi. Kayıt ettim aramasını beklemeye başladım. Artık ne zaman geri dönerse... bekleyecektim.

Televizyonu açtım, kaldığım yerden devam edip tıraş olmaya geçtim. Televizyondan canhıraş bir birine giren insan sesleri yükseliyordu, berbaaat!!, nasıl tiz ve kulağa tecavüz eden; sanki kadının gırtlağına düdük kaçmışta, konuşurken kelimeler düdüğün sesi eşliğinde hayat buluyordu. Stüdyodaki diğer kadınlarında konuşmaya başlaması ile hindi kümesine dönmüştü ortalık. Kopan yaygarayı merak edip şöyle bir göz attım, "Halime, aldattığı kocasını suçluyor" diye bir alt yazı. Belli ki samanlıkta basılan Halime bu diye kendimi şakaladım. Sakallarımdan kurtulmak için tekrar banyoya geçip tıraşa başladım, bir yandan televizyonda olup bitene de kulak vermiştim. Şaşılacak şeyler kulağıma geliyordu, hani sağdan soldan duyuyorduk ama ihtimal vermiyorduk, resmen "Open Mind" bir hayat yaşıyorlardı bu muhafazakâr geçinen; varoş, getto ya da gecekondu diye nitelenecek mahallelerde. Bizlerin Amsterdam gezilerinde Red Light sokaklarını gezinmemize cinsel deneyim, macera olarak baktığımız yerde o varoş, ara sokaklarının hepsi Red Light gibiymiş meğer.

Kimin kimi siktiği belli değil, Parizyenlere bile taş çıkartacak olaylardan bahsediliyordu. Kadın kocasından başka üç kişi ile beraber olmuş, kocası kadının yeğenini becermiş, konu komşuya sarkan âlemler yetmemiş!!, mahalle muhtarı hepsinin çetelesini tutmuş bir yandan da hep bir ağızdan olan biteni anlatıyor kadınla beraber. Tıraşı alelacele bitirmiş ekranın karşısına kurulmuştum. Ağzım açık dinliyordum, benim partilerde, seçkin sosyal ve marjinal ortamlarda elde etmeyi planladığım, gerçi biraz da Gamze ile araladığım o dünya hemen penceremin manzarasını oluşturan, biraz da hallerine ve fakirliklerine üzüldüğüm mahallelerde gırla gidiyormuş. Bu hallerinden şikâyet eder gibi durumlar vardı ancak ortaya çıkana kadar bu yaşananlara gıklarının da çıkmadığı belliydi. Kirli çarşaflar ortaya dökülünce herkes kendini temize çıkartmaya çalışıyor, mağduru oynuyor ve yaşananları kötülüyor gibiydi ama yaşamaya gelince bayıla bayıla yaşıyorlardı anlaşılan. Ya da ben öyle düşünmek istiyordum işime geldiği için. İştahım kabarmıştı, o mahallelerden bir dünya hasta gelirdi bana bulunmaz nimet gibi geldiler bir anda. Kim bilir ne cevizler, fındıklar kırıyorlardı, o erkek doktor görünce muayene zorlukları çıkartan dilberler ya da karılarını erkek doktora muayene ettirmeyen kocalar nelere göz yumuyorlardı esnafa veresiye yazdırabilmek için belki de.

Neyse varoşların seks hayatları ve bunları gerçekleştirirken ki rahatlıkları ve resmen sadece hayvansal içgüdülerle çiftleşmeleri deli gibi ilgimi çekmişti. Aşk, sevgi, sadakat vs gibi kavramlara bulaşmamış ilişkilerdi resmen. Nazlı'nın bıktıran baskılarından dolayı aradığım ilişki çeşidini bulmuştum sanki, ya da kendimi ikna etmek için böyle yorumluyordum. Sadede gelecek olursak tüm bu düşünceler içindeyken kapıda tıkırtılar duydum. Hayrola ne oluyor deyip kapıya doğru ayaklanmışken Zeliha Hanım içeri dalıverdi, dalması ile birlikte "Amman " deyip yüzünü elleri ile kapatıp sırtını döndü. Olan biteni anlamaya çalışırken, üzerimde önü açık bornoz ile karşısına dal taşak dikildiğimi fark edip aynı telaş ile " Pardon, pardon Zeliha Hanım " deyip üstümü başımı düzeltmeye çalışıyordum.

Odaya kaçıverdim, alelacele giyinip biraz mahcup ama biraz da aklımdaki şeytanla içeri girdim. "Tekrar kusura bakmayın" dedim, "Pek kendimde değildim iki gündür ", Kadın kıpkırmızı kesilmişti ama üstünü başını çıkartmış evi toplamaya başlamıştı telaşla, bir şey olmamış gibi. Sonra "Yok sorun değil Onur Bey dedi." Yüzünüzdeki yara, bere ve morluklar korkuttu biraz da diye ekledi. Çıplaklığımı görmemiş gibi yapıyordu. "Ne oldu size böyle" diyerek rahat konuşabileceğimiz bir konuya geçmişti. Karşılıklı mahcubiyeti ortadan kaldırmaya, beni de rahatlatamaya çalışır gibiydi. Ama ben pek mahcup değildim ve aslında konuyu oralarda tutmaya niyetliydim. Bir saate yakındır seyrettiğim programlar öylesine kurmuştu ki beni, eve temizliğime ve gündelik işlerime gelen Zeliha Hanımın üzerine sürülüyordum düşüncelerim tarafından. Merak etmiştim, onun hayatı nasıldı; yaşadığı mahallede kendisi ne haltlar yiyordu ya da en azından dönen dedikodular nelerdi? Lafı oralara taşımam gerekiyordu ve doğal olarak onu sikmeyi bile aklımdan geçiriyordum. Çok kötü ve basit bir adam olma yolunda ilerlediğimi hissediyordum. İçimde hain biri sırıtıp duruyordu resmen. Bir yıldır yanımda çalışıyordu, genelde benim çoktan evden çıktığım saatlerde gelir işini yapar giderdi. Nadiren evde olurdum. Yaşça benden büyük gibiydi, 40 lı yaşların ortalarında falan olmalıydı. Aklımdaki tek fikir buydu kendisi ile ilgili. Evliydi diye hatırlıyorum ya da abuk sabuk bir koca vardı. Çok önemsememiştim ama, aması vardı şimdi işte.

Televizyonda program hala devam ediyordu, Halime'nin kimlerle ne işler karıştırdığı muhtar tarafından ortaya dökülüyordu, anladığım kadarı ile muhtar, kadının kocasını akrabası falandı. Ben bunları düşünürken bana baktığını fark ettim, kadın sorduğu sorunu cevabını bekliyordu " Daldınız ", " Rahatsız ettiyse sormamış sayın " dedi. "Yok problem, yok, başka bir şey aklıma geldi, inanır mısın hatırlamıyorum dedim, iki gündür uyuyorum, yeni uyandım, herhalde çok içtim sonra da düştüm veya dayak falan yedim hatırlamıyorum" "Kusura bakmayın az evvelki halimin sebebi de bu " dedim. Yüzü kızardı. Telaşla " Allah korusun, her ne olduysa verilmiş sadakanız varmış " dedi. "Teşekkür ederim, size de ayıp oldu baya " dedim, tekrar gözleri yere indi, mahcup halde " Olur böyle durumlar sorun değil " dedi. Sonra "Pansuman yapsam mı " diye sordu fena olmazdı hani ya, çok ucuz ve basit geldi bu yoldan yürümek. Teşekkür ettim gerek yok dedim. Karnım acıkmıştı, kahvaltı yaptınız mı diye sordum, yaptım dedi ben yine de hazırlarım en kötü kahve içeriz dedim. Aklıma koymuştum sikecektim Zeliha Hanımı bu gün kesinlikle.

Kahvaltıyı hazırlarken, o banyoya gidip üstünü değiştirmiş salonda işe koyulmuştu tekrardan. Televizyonda kıyamet kopuyordu. Zeliha hanımın da dikkatini çekmişti doğal olarak, "Seyreder misin " diye sordum, " Eh işte ses olsun diye açarım, öyle izlerim" dedi. "Siz seyreder miydiniz bu tip programları " diye şaşkınlıkla sordu. "Yok, duyardım da seyretmezdim, bu gün denk gelince merak ettim " dedim "Nesini merak ettiniz? " diye sorunca bu işin devamı getirmek için ışığı yakalamıştım, sanki o da çanak tutuyor gibiydi tutmasa bile amacıma giden yolda ben her söylediği lafı ve davranışı " Sik beni " diye algılayacaktım artık.

Seçici olmayı bırakmıştım. Nefes alan ve elime geçen her kadını sikecektim kararım buydu. Gözlerimi üzerinde gezdiriyordum alttan alta, fark etmiş miydi acaba. "Anlatılanlar dedim şaşkınlık içinde kaldım dinleyince " sessiz kaldı bir yorum yapmadı, cevap vermedi. İkimizde iş yapıyormuş gibiydik ben kahvaltı hazırlıyordum o ortalığı topluyordu ama temkinliydik sanki. Dedim ya her yaptığını kendime menfaat sağlayacak şekilde yorumlayacaktım. Üstüne basa basa " Ne düşünüyorsun dedim, anlatılanlara baksanıza bizim gibi hali vakti yerinde olan, modern gözüyle bakılanlara yakıştırılan bazı şeyler almış başını gitmiş sizin oralarda ". İrkildi biraz savunmaya geçer gibiydi, bir şey söylemesine fırsat vermeden " Kusura bakma sizin oralarda dedim ama " diye devam ettim, "Anladım, sorun değil " diye cevap verdi. Konuşma biraz kesiliverdi, lafı bir yerlere getirme derdindeydim ama susuyorduk Halime ve muhtar birbirine girmişleri ekranda.

Kahvaltıyı hazırlarken gözü üzerinden ayrılmıyordu hemen hemen. Üzerinde eşofman gibi bir alt, kısa kollu biraz bolca tişört vardı. Hiç alıcı gözle bakmamıştım kendisine, zaten doğru düzgün gördüğümde olmamıştı kadını ama şimdi bir farklı geliyordu. Zeliha hanım aklımda Halime ile yer değiştirmişti. Halime orospusu oluvermişti. Aman aman bir kadın değil gibiydi, zaten soluk ve dikkat çekmeyen renklere sahip giysiler giydiğinden libido düşüren, tenezzül edilmez bir hali bile vardı. Halime ile özdeşleştirince tabi gözlerden gelen algı değişmeye başlamıştı, kadın sanki gözümün önünde evrim geçiriyordu. İlk defa belden aşağısına bakmıştım yaşının kadınıydı. Bacakları hafif dolgun, biraz kabalaşmış kalçalar -- ah tanrım nasıl bıngıl bıngıl sallanıyorlardı öyle -- fena sayılmayacak biçimli bir vücudu vardı. Yaşını gösteren ve şaşırtacak bir durumda olmayan bir kadındı. Genç kadınların çırpılığa kadar giden ince bacakları yoktu ama gençken kalem gibi olduklarını düşündüren hafifi balık etli, dolgundu bacakları. Eli dolduran cinsten bir afetti artık o benim için. Kim bilir, arka bahçelerde, kömürlüklerde ne ele avuca gelmiştir bu bacaklar, kalçalar diye kendimi gaza getirip duruyordum. Günahına girdikçe giriyordum ve tüm deliklerine de girecektim kafaya koymuştum. Çok hainceydi, çok alçakçaydı ama kimseyi umursamak -- kendim dâhil- istemiyordum artık.

"Kahvaltı da kahve de hazır Halime Hanım, ara verin isterseniz, siz iş yaparken yiyemem" dedim. Ne dediğimi fark etmemiş gibi devam ettim o da bozuntuya vermedi "Halime" diye çağırmama. İşini bıraktı, sofraya oturdu.

Ekranda olay patlamıştı Halime'nin muhtarla da ilişkisi olduğu ortaya çıkmıştı. "Yok artık " deyiverdim. Üzerine, üzerine gidecektim " Gerçekten oturduğunuz mahallerde de oluyor mu, bunlar, duymuşsunuzdur dedikodu eksik olmaz oralarda". "Geliyor kulağımıza ara sıra ama günah" dedi "Konuşulmaz" diye cevap verdi " Konuşulmaz ama yaşanır" diye küstahlaştım. "Halime diye seslenirken benim yapıp yapmadığımı mı merak ediyorsun" diye karşılığını verdi. Sağlam kadınmış diye düşündüm ve ardından geri adım atmayan bu hali ile "Sik beni" dediğini düşündüm. Ban yol veriyordu gündelikçim.

Telefon çaldı, Gamze arıyordu, şu an umurumda değildi. Açmadım. Ben kahvaltıya, o kahveye devam ediyordu. "Özür dilerim, Halime diye mi seslendim, farkında değilim gerçekten programdan takıldı aklıma herhalde " sonra tebessümle " Kötü olmuş gerçekten " dedim. "Evet biraz öyle oldu, garipsedim bende biran ne yalan söyleyeyim " diyerek o kafa tutuşundan geri adım atar gibi oldu.

Telefon yine çaldı, ıs-rar-la!!, Gamzeydi. Zeliha hanım koltuğun üzerindeki telefona uzandı. "Elini tuttum bırakın çalsın önemli değil" dedim. Elini bırakmadım, yüzü yine kızarır gibi oldu elini çekmekle, çekmemek arasındaydı. Fırsat vermeden ayağa kalktım; oturduğu yerde üzerindeki tişörtünü sıyırdım. Başına bağladığı eşarbı çıkarttım. Saçları omuzuna dökülmüştü, şaşırmıştım, yine başka bir kadına dönmüştü. Daha doğrusu ilk kez insan vasıflarında bir kadın olmuştu gözümde sanki. Aklımda oluşan kadın imajını pekiştirmek için sutyenine yönelecekken, döşüme sivri bir şeyin değdiğini hissettim ve birdenbire şahit olduğum dişiliği ile pekiştim. Aşağı baktım, sofradan aldığı çatalı bedenime koymuş ittiriyordu. Daha ileri gidersen girer diye. Sikeceğim bir metadan baya baya oldukça çekici bir kadına dönüşmüştü. Nefes nefeseydi, yüzüne baktım.

Doktor edası ile " O çatalı sokarsan çok fazla bir şey yapmaz dedim", "Kolay kadın değilsin biliyorum, Halime de değilsin. Orospu da değilsin". "Halime gibi yapıp, yapamadığınızı da merak etmedim" aslında "Yapıp, yapamayacağınız merak ettim sadece" dedim. " Kadınlar oralarda çaresiz kalınca oluyor bazen " diye sertçe cevap verdi. "Şu an çaresiz anlarından biri olduğunu düşünmek istiyorum, zira şu an seni fena halde sikmek istiyorum" diyerek ellerimi memelerine götürüp sutyenden sıyırdım. " O çatal size bir çare olmayacak" diye devam ettim. Bileğinden tutup çatalı bedenime doğru ittirdim. "Çaresizsiniz Zeliha Hanım, paraya ihtiyacınız var ve ben de size güzel bir ücret ödüyorum bundan vazgeçmeniz zor, kocanda bir işe yaramıyor belli ki " deyip üzerine gittim kendimce. Hiç böyle düşünmüyordum ama utanç verici olması ile birlikte hissettirdiği iğrenç kişilikten hoşlanmıştım. Bileğini sıktım. Çatalı ve beraberinde sessizce itiraz! ederek kendini bana bıraktı. Kötü olmak böyle bir şeymiş diye düşündüm.

Gözlerini dikti, çaresiz bakıyor gibiydi, istediğim yerdeydi varoş sürtüğü. Benim gibi zorla siken olmuştu muhtemelen ama güle oynaya kocasına boyunuz taktığı ve keyifle orospuluk yaptığını da düşünüyordum. Adrenalin titretiyordu içimi resmen, heyecanlanmıştım epeyce, o ise kuzu gibi duruyordu. Buğulu gözleri ile bakarak "İyi sik beni " dedi "Güzel sik olur mu?" diye kendinden emin ve şaşırtıcı bir şekilde istekte bulunmuştu. Yutkunamadım resmen bu sözleri duyunca, sutyenin kopçasını çözerken elim ayağıma dolaştı, bana yardımcı olup kendisi çıkartıp attı sutyeni. Basit bir temizlikçi kadını Gamzenin ağzını becerdiğim gibi egemen bir şekilde becermek isterken egemenliği kaptırır gibi oluyordum. Duymayı umduğum ama beklemediğim bir şeydi. İlk defa ona karşı yaşça küçük olduğumu hissetim. O iki cümleyi söyleyişindeki olgunluk duman etmişti beni. "Olur dedim " "Nasıl istersen öyle olur dedim" bu olgunluk karşısında "sikeceğim" diyemedim. O sözlerden kötü veya istemediği şeyler yaşadığını düşünmüştüm ya da özenilmeden, önemsenmeden sevilmişti belki. Oysa benim amacım onu öyle becermekti, bok gibi vicdan yapacaktım neredeyse bu yüzden. İçimle beraber sikim yumuşadı neyse ki kocasını boynuzlamaya istekli olduğunu düşünerek yine ona sürtük imajını konduruverdim hemen. Ama bir türlü rahat bırakılmıyordum, kedimi toparlamamın üstüne lanet olasıca telefon yine ısrarla çalıyordu. Açmadım. Sustu.

Ellerim saçlarında, memelerinde dolaşıyordu, sandalyede kendini bana bırakmıştı. Fırsat vermeden lanet telefon yine çalmaya başladı "Amına koyduğumun orospusu bir rahat bırak" diye söylendim, telefona yöneldim bu sefer Nazlı çaldırıyordu, o da orospuydu ve şu an Zeliha Hanımda orospuydu benim için ve dahi ben tam anlamı ile şerefsizce hareket ediyordum. Tamamen kendime, egoma, dürtülerime ve hormonlarıma odaklanmıştım. Neyse ki Nazlı telefonu çaldırmakta ısrarcı olmadı. Rahatlamış bir şekilde gündelikçimin dudaklarına doğru eğiliyordum ki peşinden yine çalmaya başladı, bu sefer Gamzeydi." Hay ananı" diye söylenecekken, Zeliha hanım biraz kendini geri çekip, "Açsana dedi, belli ki vazgeçmeyecek orospu" dedi. Bu hükmeden cümleden hoşlanmamıştım, ele geçiriliyordum hoşuma gitmemişti. Ezik bir kadını veya bir kadını ezerek sikme hayalim vardı.

Zeliha Hanımın bu tepkisi dikkatimi çekmemiş değildi araya giren kadınlara sinir olmuştu belli ki. Bu işin olmasını istiyordu, onun için de ok yaydan çıkmıştı artık, başkalarının yaşanacaklara ket vurmasını istemiyordu. Uzanarak telefonu aldım, açtım " Ne var dedim", " Neden açmıyorsun bir türlü dedi" "Orada ne oluyor, neredesin sen " diye sorgulamaya başladı. Televizyondaki kargaşa kulağına gitmiş çığlık çığlığa sesler dikkatini çekmişti. Evde olduğumu, seslerin televizyondan geldiğini söyledim, o da bir taraftan Mehmet'le sorunlar yaşadığını, sorunların benden kaynaklandığını aramızda bir şey olmadığını falan anlatmamı istiyordu Mehmet'e. Nasıl bir şey olmadı ağzını siktim ya derken, Zeliha Hanım sıkılmış olacak ki önünden ayrılmamı engelleyip şortumun lastiğinden tutup beni kendine çekti ve aşağı sıyırdı. Şaşırmıştım ne olduğunu anlamaya çalışırken ortaya çıkan sikimi ve taşaklarımı eline alıp "Fena değilmiş, beklediğimden büyüklermiş" dedi.

Elbette bunu telefonun ucunda Gamze'ye duyuruyordu. Gamze meraklanmış sorular soruyordu sıkılmıştım ondan, ilgimi önümdeki kadına vermek istiyordum, porno seyrediyorum dedim oradan geliyor sesler diyerek başımdan savıyordum ama kapatmıyordu. Derdi Mehmet değildi sanki, Zeliha da bu şekilde düşünmüş olacak ki, "Bu orospu siktirmeden bırakmayacak peşini ne istiyorsa vereceğini söyle de kapatsın Onur Bey" diye konuşmaya dışarıdan dâhil oldu. Gamze " Allah belanı versin, orospu çocuğu" diye sağlam bir küfür salladı. Bu konuda çok hassastım açıkçası sürekli anama küfretmelerinin bedelini Nazlıya da Gamzeye de ödetecektim. Ağzımı açacaktım ki Zeliha Hanım sikimi ağzına alıp özellikle inleye inleye yalarken telefonu tutan elimi aşağı doğru çekip olan biteni dinletiyordu Gamzeye. Tanrıya mı, şeytana mı şükredeceğim bilemedim o anda. İkinci kez benzer bir durum yaşıyordum. Emmeyi bırakıp, "Kapa şu telefonu artık, o orospuyu sonra sikersin şimdi beni sik " deyip Gamzenin ikimize de ettiği hakaretler eşliğinde konuşmayı sonlandırdı. Kadının hakkından kadın gelmişti. Üstüne telefonu da kapattı. İyi ve güzel bir şekilde sikilme beklentisini bu sefer istek olarak değil kesin bir emir ile bildiriyordu.

Ne değişken bir kadın bu diye düşünüyordum, Yalvarır ve sanki zorunlulukmuş gibi bana teslim olmuşken öte yandan yönetimi ele alıyordu. Durumu kurtarmam gerekiyordu, üste çıkmalıydım "Seni siktikten sonra yine benim temizlikçim olacaksın bilesin, özel bir şey bekleme ama bunun karşılığını istersen ayrıca veririm " dedim. Derin bir soluk verdim peşinden, sikimi koparacak gibi emmeye başlamıştı. Ağzını boşalttı, biraz nefes nefese "Normal gündeliğin iki katını verirsin" dedi. "İyi sikebilirsen ben de karşılığını veririm" diye geldi üzerime. Aşık atışması gibi olacaktı anlaşılan " Mahallede esnafla ne karşılığı yapıyorsun acaba, kazancın karnını doyurmana yetmiyordur " diye üzerine gittim. Cevap verecek gibi yeltenince kafasını kasıklarıma doğru bastırıp sokabildiğim kadar ağzına soktum. Direniyordu, kafasını çekmeye çalıştı, ben bastırdım. "Çeneni kapa artık cevap verme, sonuçta parayla fahişelik yapıyorsun, işini yap " dedim. Gerçi fahişeye bile söylenecek söz değildi ama direnmeyi bıraktı. Daha önce başına gelenler onu eğitmişti belli ki itaat etmesi gerektiğini biliyor dedim. Benimle seks yaptığına istekli olduğunu hiç bir şekilde düşünmek istemiyordum, tecavüz değil ama yine de onun çaresizlik ve zorunluluk içinde olduğunu bilmek istiyordum. Siktiğimin Nazlısı bu hale getirmişti beni sanırım, acısını başka kadınlardan çıkartıyordum.

sdokfan
sdokfan
27 Followers
12