Otobüste Başladi 05

PUBLIC BETA

Note: You can change font size, font face, and turn on dark mode by clicking the "A" icon tab in the Story Info Box.

You can temporarily switch back to a Classic Literotica® experience during our ongoing public Beta testing. Please consider leaving feedback on issues you experience or suggest improvements.

Click here

Tokatı suratımda patladı. Yere yuvarlandım.

"Kalk lan, gel buraya" diye gürledi. Köpek gibi yanına gittim yeniden.

"Dizlerinin üstünde dikil, eller arkada" dedi.

Dediğini yaptım. Tokatının havada yüzüme doğru geldiğini görmeme rağmen kımıldayamadım. Bir kez daha yere yuvarlandım.

"Yeniden" dedi...

Aynı şey birkaç kez daha, ben bayılana kadar tekrarlandı. Yüzüme dökülen sıvıyla kendime geldim. Hayvan ayakta, yüzüme işiyordu. Gayrı ihtiyari dudaklarım aralandı. Sidiğini içmeye başladım.

"Ulan hep şaşırtıyorsun beni" diye güldü, "yapmayacağın bir şey yokmu lan senin götveren?"

"Senin için her şeyi yaparım erkeğim" dedim.

Salona göz gezdirmişti bu arada. Tavandan sarkan ipler filan dikkatini çekmişti.

"Anlaşılan burada çok eğlence oluyor" diye güldü. "Hazır ıslanmışken, boşa gitmesin bari" dedi. Saçlarımdan tutup sertçe kaldırdı beni ve bileklerimden tavandan sarkan iplere bağladı. Sonra içer gitti. Oda kapılarının açılıp kapandığını duyuyordum. Bir süre sonra elinde seks oyuncaklarımı sakladığım valizle geldi.

"Emindim bir yerlerde bir şeyler olduğundan" diye kahkaha attı. Açtı. İçinden elektrik veren cihazı çıkattı. Üstüm idrarıyla sırılsıklamdı ve çok acı verici olacaktı. Meme ucumda bastı düğmeye. Acıyla bağırıp kasıldım. Vücudumda değdirip elektirik vermediği yerim kalmayana kadar tekrarladı. Artık bacaklarım tutmuyordu. Bütün ağırlığımı bileklerim taşıyordu. Ve çok acıyorlardı. İdrarın ıslaklığına vücudumdan boşalan ter de eklenmişti. Elektrikli cihazı bıraktı ve bir kamçı aldı. Arka arkaya inmeye başladı darbeler vücuduma. Küfrede küfrede vuruyordu. Hiç acıma hissi yoktu. Eğlenmek için değil, gerçekten var gücüyle indiriyordu kamçıyı. Bayılmışım yeniden. Kendime geldiğimde hala tavanda asılıydım. O ise kanapeye oturmuş, bira içiyordu beni izleyerek.

Kendime geldiğimi görünce kalktı. Bileklerimi çözdü. Yere yığıldım. Ayakta sikini sıvazlıyordu bana bakarak. Ağzıma almak için doğrulmaya yeltendim. Ayağıyla itip yere yuvarladı yeniden. Ayağıyla göğsüme bastırarak yerde tutuyordu beni. Bir süre sonra dölleri vücuduma doğru fışkırmaya başladı. Yutabilmek için ağzımı açıp başımı o yöne hareket ettirmek istedim. Ayağıyla bastırarak engelledi. Bütün dölünü vücuduma boşalttı ve dönüp pantalonunu giydi.

Kapıya yöneldi.

"Lütfen" diye bağırdım arkasından, "lütfen erkeğim. Sik beni ne olursun sik"...

"Siktir lan" dedi, "sonra şikayet edersin filan. Neme lazım. Boşver. Kıvran öyle yarak diye"... Bir kahkaha attı.

"Ne olursun böyle bırakma beni" diye yalvardım, "özür dilerim, lütfen bir kez sik beni, yalvarırım"...

Kapıyı çarptı, çıktı.

Azgınlıktan kudurmuş halde kalmıştım yerde.

Her türlü cezayı hakeden bir sürtüktüm ben. Aşağılık, değersiz bir et parçası. Kendimi tümüyle böyle hissediyordum. Sikilmeye bile değmeyen bir pisliktim. Öyleyse buna uygun davranacaktım.

Kalktım, duş aldım. Güzel bir makyaj yaptım. Kısacık bir etek ve üstü düğmelerini iliklemediğim bir bluz giydim. Çıktım. Laf atanlar, kaçamak bakışlar arasından yürüdüm. Çok uzak olmayan bir parka geldim. Geceleri tenha olurdu. Nedeni de tinerci bazı gençlerin buraya dadanmış olmasıydı. Ben tam onlara göreydim. Orospu, değersiz bir et parçası. Onlara layıktım. Parktan içeri girdim. Biraz içerilere yürüdüm. Gerçekten de kimse yoktu. Artık sokak gözükmüyordu. Ağaçların arasından iki karaltı çıktı. Beklediğim gibi tinerci çocuklardan ikisiydi. Birisi yanındakini dürttü. "Bu ne lan" dedi. "Ne bileyim oğlum" dedi öteki, "iş arayan orospulardan herhalde."

"Burada ne işi lan" dedi diğeri. Bu arada bana yaklaşıyorlardı. Önümü kestiler.

"Naber anam" dedi birisi, "ne işsin sen".

Cevap vermeden baktım çocuğa.

"Gece gece yarak mı arıyorsun lan burada" dedi sinirli bir halde. Kafaları iyiydi. Konuşmaları peltek peltekti.

"Kimbilir" dedim bu kez.

Elini apış arasına götürdü, avuçlayarak "aha sana yarak orospu" dedi.

Diğeri de arkama dolanmış kalçalarımı elliyordu.

Ben tepki vermeyince daha da cesaretlendi ve eteğimin altına soktu elini.

"Taş gibi götü var lan" dedi arkadaşına. Arkadaşı ise Pantolon dediği paçavrayı indirmiş, sikini çıkarmıştı bile.

"Aha sana yarak lan" dedi bir daha. Öne eğildim, elime aldım. Buram buram tiner kokusu geliyordu ikisinin nefesinden de. Uzun süredir yıkanmadıklarından ter, pislik ve idrar kokuyordu vücutları da. Elimdeki siki biraz sıvazladım. Arkamdaki de parmaklarını amıma değdirmeye başlamıştı bile. Biraz daha eğildim, elimdeki sike yaklaştırdım yüzümü. Çok kötü kokuyordu. Ama ben buna layıktım işte. Midemin bulantısına engel olmaya çalışarak ağzıma aldım önümdeki siki. Çocuk iyice heyecanlanmıştı. Daha ağzımı birkaç kez ileri geri oynatmamla birlikte boşalmaya başladı. Arkamdaki de birkaç parmağını amıma sokmuştu o esnada. "Orospu, amcık, sikelim karıyı" gibi mırıldanıyorlardı. Amımdaki parmaklar çıktı. Kolumu tutup çekerek ağaçların arasına getirdi. İtip yere düşürdü. Pantalonunu indirdi ve üstüme uzandı. Nefesinden leş gibi tiner kokusu yayılıyordu. Acemi hareketlerle sikini amıma hizaladı ve soktu. Vücudu bedenime yapışmış, üstümde beni ezerek sürtünüyordu. Amımda sikini hissediyordum. O sırada bazı sesler duydum. Başımı çevirdim. Birkaç çocuk daha gelmişti. "Nereden buldunuz orospuyu lan ibneler" dedi birisi. Az önce ağzıma boşalan "ne bileyim lan" dedi, "karının canı yarak çekmiş, gelmiş işte" güldü.

Amımdaki boşalmak üzereydi ki memelerimde bacaklarımda birçok el hissettim. Etrafımı sarmış, mıncıklıyor, okşuyor, küfrediyorlardı. İçimdeki boşalmaya başladı. Yerini bir diğeri aldı. Onun işi bitince diğeri... Sırayla boşalıyorlardı. Yaşça daha büyük gözüken bir tanesine sıra geldi. "Amınıza koyayım lan ibneler" dedi, "doldurmuşunuz amını. Sikimi sokmam lan ben buna."

Bir tinercinin bile sikmek istemediği bir hale gelmiştim sonunda.

Kolumdan tutup ters çevirdi. "Ben de götünü sikerim orospunun" dedi ve sikini zorlamaya başladı. Hiç birisinin siki çok büyük değildi. Rahatça girebiliyorlardı içime. Götümü siken de işini bitirdi. Hepsi etrafımda yerde oturuyorlardı şimdi. Ben de döndüm, oturdum. Yaşı büyük olan "nereden düştün sen yavrum" dedi bitirim gibi konuşmaya çalışarak. "Hiç" dedim, "hakettiğimi almaya geldim."

"Senin gibi orospular düşmez buralara" dedi, "kalite karısın".

"Farkeder mi" dedim.

Hiçbir şey anlamamışlardı. Ama ellerine gelen fırsatı da kaçırmaya niyetleri yoktu. İyice yorulana kadar evire çevire siktiler o gece. Her tarafım dölleriyle dolmuştu. Artık devam edemeyeceklerine kanaat getirince kalktım. Hava aydınlanmadan gitmeliydim. Halim berbattı. Eve kadar kimseye rastlamadım. Yollar sakindi gecenin o saatinde. Apartmana girdim. Tam asansöre biniyordum ki Hasan Efendi çıktı karşıma. Halimi görünce gözleri büyüdü. "Lan kevaşe" dedi, "yine sikişten mi geliyorsun?"

"Sana ne" dedim.

"Beyefendiye söylersem görürsün sana neyi orospu" dedi.

"Tamam Hasan Efendi, uzatmayalım" dedim.

"Bana da ver bir kere uzatmayalım" dedi yavşak bir sırıtışla. Kolumdan çevirdi, asansörün aynasına dayadı. Pantalonun fermuarını çözdü be sikini eteğimin altından amıma kökleyiverdi.

"Hay amına koyayım lan" dedi, "vıcık vıcık yapmışlar amını orospu". Ama durmamıştı. Hala gidip geliyordu içimde. Bir süre sonra o da boşalttı dölünü amıma.

"Haydi iyi geceler yavrum" dedi ve çıktı. Daireme çıktım. Doğru banyoya girdim. Duşun altında yarım saat ağlaya ağlaya yıkandım. Odama girdiğimde ayakta duracak halim yoktu. Sızıp kalmışım.

Sonraki birkaç hafta sakin geçti sayılır. Çok azınca dışarı çıkıyor, bir barda ya da sokakta birilerini bulup siktiriyordum kendimi. Bir kez daha önce gittiğim sinemaya da gittim. Benzeri şeyler yaşandı yine. Ama doymuyordum, tatmin olamıyordum bir türlü. Senin hakimiyetini ya da Cemal'in sertliği ve sikini arıyordum hep.

Bir gün dayanamadım. Sonuçlarını bile bile Cemal'i aradım. Bana geldiği gün gitmeden masaya telefonunu yazıp bırakmıştı. Ben daha bir şey demeden anlamıştı elbette arama nedenimi. Sadece bir adres verdi ve yarım saatte orada olmamı söyledi. Hemen bir taksiye atladım gittim. Bir iş hanı gibi bir yerdi. Verdiği numarayı buldum, girdim. Cemal büyük bir masada oturuyordu. Önündeki koltuklarda iki misafiri vardı. Odada iki de izbandut ayakta kapının kenarlarında hazırolda bekliyordu.

Beni görünce "evcil köpeğim gelmiş" dedi sırıtarak, "kusura bakmayın siz ağalar. Devam edelim biz konuşmamıza." Ne yapacağımı bilmez halde bekliyordum.

Komuşmayı kesti, bana döndü "ne bekliyorsun orospu" dedi, "davetiye mi gönderelim".

Hemen dört ayak üstüne çöktüm. Adamlar kahkahalar atıyordu. Emekleyerek Cemal'in yanına gittim. Sikini çıkardı. "Al bakalım oyuncağını" dedi. İştahla saldırdım sikine. Yalıyor, emiyor, ağzıma sokuyordum. Adamlar bir yandan konuşuyor, bir yandan da izliyorlardı. Ağzımda kazık gibi olan sikin içime gireceği anı bekliyordum. Cemal başıma bastırarak boşalmaya başladı. Ağzıma dolan dölünü yuttum. Başımı itti. "Tamam" dedi, "siktir git şimdi".

"Ama" diye ağlamaya başladım. Adamlar susmuş, beni izliyorlardı. Buna rağmen dayanamıyordum. "Ama" dedim yeniden, "beni sikmeni istiyorum. Buna ihtiyacım var. Lütfen erkeğim"...

Odada bir kahkaha koptu. Erkeklerin, korumalar dahil hepsi katıla katıla gülüyorlardı.

"O yarak hakedene girecek orospu" dedi Cemal, "sen haketmedin daha bence."

"Lütfen" dedim, "çok ihtiyacım var. Sikini içimde istiyorum. Amım yanıyor. Yalvarırım sik beni, ne olursun..."

Artık diğerlerinin gözünde nasıl göründüğüm umurumda değildi.

"Bu orospuyu sikmek isteyen var mı?" dedi Cemal.

Adamlardan ses çıkmadı. Ciddiyetinden emin değillerdi herhalde.

"Ciddiyim yahu" dedi Cemal, korumalara döndü, "siz" dedi, "alın götürün şu orospuyu da ne istiyorsa verin aşağıda. Bizim konuşacak şeylerimiz var. İşiniz bitince temizleyin ama. Belki konuklarımızın da canı çeker sonra."

Adamlardan birisi koluma girdi. Oyunca bebekmişim gibi sürükleye sürükleye aşağı indirdiler beni. Depo gibi bir yere girdik. Adamlar oldukça yapılı, kıllı heriflerdi. Soyundular çabucak. Bedenleri neredeyse tümüyle kıl kaplıydı. Sikleri de Cemal'inki kadar değilse de ortalamanın çok üstündeydi.

"Haydi lan orospu" dedi birisi, "ağamızı mahçup etme"...

Güldü.

Sikini ağzıma aldım. Köküne kadar soka çıkara sikmeye başladı. Diğeri de arkama geçmiş, sikini amıma sokmuştu bile. Yer değiştire değiştire sikti herifler her tarafımı. Cemal'in memnun olması için elimden gelen her şeyi yapıyordum adamları mutlu etmek için. Onu düşünerek ben bile boşaldım bir kez.

İşimiz bittiğinde her yerim döl kaplıydı. Oradan bir hortum getirip üstüme tuttular. Titreye titreye temizlediler her yerimi. Bez paçavralara kurulanıp giyindim yeniden. Yukarı çıktık. Cemal'in misafirleri gitmişti. Yüzüme baktı bir süre. "Haydi siktir git" dedi. Birkaç adım atıp dizlerine kapandım. "Gönderme beni ne olursun" dedim, "sana ihtiyacım var."

Ayağıyla itti, yere yuvarlandım.

"Ona ben karar veririm amcık" dedi, "siktir git şimdi".

Tümüyle kucağına düşmem için zorluyordu beni. Sikinden ve vahşice sikişinden artık uzak kalamayacağımı, er ya da geç istediği gibi ona ait olacağımı anlamıştı ve ben bunu kabullenene kadar süründüreceğini biliyordu. Ben de biliyordum.

Ama hem tümüyle teslimiyete tam hazır değildim, daha da önemlisi bundan kurtulmak için senden yardım almıştım ve senden vazgeçmeye hazır olup olmadığımdan emin değildim.

Ağlaya ağlaya çıktım ofisinden.

Aynı akşam evime geldi. Bu kez yalvartmadı beni. Döve döve sikti bu kez her yerimden. O koca sikini içimde hissederken defalarca boşaldım. Günlerdir hissettiğim boşluk dolmuştu yeniden. Yeterli olduğuna kanaat getirince çıktı gitti hiç bir şey söylemeden.

Bu oyun birkaç hafta sürdü. Arada sırada ya geliyor, ya beni çağırıyor, çoğunlukla benimle oynuyor, yalvartıyor, ama sikmiyordu. Artık dayanamıyordum.

Sonunda bir gün sen geldin evime.

"Otur" dedin. Oturdum. "İyi bir köle oldun Canan" dedin, "sen benim ilk kölem oldun. Ben de seninle öğrendim sayılır bazı şeyleri. Çok da zor değilmiş. Senden güzel de para kazandım. Şimdi başka kölelerim de var."

Demek ki buydu uzun süre yok olmalarının nedeni. Başka kadınların vardı. Ne hissedeceğimi bilmiyordum.

"Cemal" dedi, "bana ulaştı sonunda. Reddedemeyeceğim bir teklif yaptı. Çok büyük bir para... Seni gerçekten istiyor herif. Ve bir şekilde elde edecek de. Zaman meselesi sadece. Fırsatı kaçırmak istemedim ve seni sattım ona."

Bu sözleri üzerine allak bullak olmuştum. Üzülmeli mi, dehşete mi düşmeli, yoksa sevinmeli miydim bilmiyordum. Cemal ile ilk geceden beridir hep onun sikini, daha doğrusu beni sikiş biçimini düşünmeden edemiyordum. Ölümün kıyılarında dolaşarak orgazm olabiliyordum ancak. Ama yaşantım bir kez daha kökünden değişecekti. Artık bana ait hiç bir şey kalmayacaktı. Her an Cemal'in yanında, onun malı olarak yaşamak zorundaydım.

Ben düşüncelerle boğuşurken "hoşçakal" dedin ve kalkıp gittin.

Ertesi sabah işe gittiğimde Cemal odamda bekliyordu. Zafer kazanmış bir kumandan edasıyla baktı. Ayakta bekliyordum söyleyeceklerini. Kapımı bile kapatamamıştım. Adeta donup kalmıştım. Başkalarının duyup duymayacağını umursamadan "duymuşsundur artık olan biteni" dedi. Başımı salladım uysalca. "Şimdi benimle geleceksin. Ama zorla götürmeyeceğim seni" dedi, "şimdilik" diye ekledi. "Kendin geleceksin. Gelmezsen çok uzun süre bana ulaşamayacaksın. Kendi kendine kudurur durursun, karışmam. Dayanamayacağın ana kadar beklerim. Sabırlıyımdır. O an geldiğinde seni alırım. Ama asla sikmem. Siktireceğim bir sürü adam var nasıl olsa."

Sekreterim, koridordaki diğer çalışanlar, herkes duyabiliyordu konuşmasını. Tümüyle teslim olmamın zamanı gelmişti.

"Şimdi çıkıyorum" dedi, "peşimden uslu bir köpek gibi geleceksin. Yoksa karışmam."

Odamın kapısından çıktı. Vazgeçemezdim. Ondan, sikinden, beni sikişinden vazgeçemezdim. Peşinden yürümeye başladım. Kapıdan çıkarken arkamdan sekreterimin adımı seslendiğini duyuyordum.

Sonrasını hayal meyal hatırlıyorum. Cemal'in arabasına bindik. "Herşeyi unut artık" dedi, "bundan sonra iş yok, ev yok. Tümüyle benimsin. Her dediğimi, her istediğimi itirazsız yapacaksın. Sana birisiyle sikiş dersem sikişeceksin, hizmetçilik yap dersem yapacaksın, kendini kes dersem keseceksin. Canan yok artık. Adın bundan sonra amcık. Anlaşıldı mı?"

"Evet erkeğim" diye fısıldadım.

"Duyamadım" dedi.

"Evet erkeğim" dedim yüksek sesle, "seninim artık. Adım amcık."

"Aferin" dedi, "bazı işlerim var bugün. Ama akşam seni ödüllendireceğim. Sonrasına bakarız."

Geniş bir arazi içinde bir çiftlik evine geldik.

"Bundan sonra yaşayacağın yer burası" dedi Cemal. Başımı eğdim.

Arabadan inince adamlarından birisi beni eve götürdü. Cemal arabayla devam etmişti. Evde birkaç genç kız daha vardı. Çırılçıplaktılar ve ev işlerini yapıyorlardı. Bana kaçamak bir bakış atıp işlerine döndüler. Cemal'in adamı kızlardan birine işaret etti başıyla. Kız koşarak yanımıza geldi.

"Burada kalacak artık" dedi, "ilgilen".

"Peki efendim" dedi kız korkarak, başıyla takip etmemi işaret etti. Alt kata inen merdivenlere yürüdük beraber. Alt katta hizmetçi odaları olarak planlanmış bazı odalar vardı. Kız bir odayı işaret etti.

"Adın ne" dedim, "sürtük" dedi, "adım sürtük".

"Ne yapmalıyım?" diye sordum kıza.

"Hazır ol" dedi sadece ve dönüp gitti.

Neye hazır olacaktım? Ne demekti bu?

Odaya girdim. Bir yatak, bir de dolap vardı içerde. Bir de banyo. Dolabı açtım. İçinde çeşit çeşit kıyafetler vardı. Hizmetçi kıyafeti, deri bir takım aksesuarlar, kısacık etekler, büstiyerler... Hepsi de keliteli şeylerdi, ama hiç biri bir kadının vücudunu kapatacak büyüklükte değildi.

Soyundum. Banyoya girdim. Güzelce yıkandım. Dolaptaki giysilerden bir etek ve bir büstiyer seçtim. İçime bir şey giymemiştim. Zaten giysiler iç çamaşırı boyundaydı neredeyse. Giydiklerim vücudumda hiç bir yerimi kapatmıyordu neredeyse. Başka ne yapacağımı bilmediğimden beklemeye başladım. Bir süre sonra aynı kız girdi içeri. Kapıyı filan çalmadan dalmıştı odama. Hiçbir şey söylemedi. Doğruca çantama yöneldi, aldı. Çıkıyordu ki "hey" dedim, "nereye götürüyorsun çantamı? Cüzdanım, telefonum, anahtarlarım, her şeyim orada."

"İhtiyacın yok hiç birine artık" dedi ve çıktı.

Dün geceden beridir yaşananlar o anda kafama dank etti. Artık evim, işim yoktu. Ben bile yoktum. Sadece Cemal'in kölesi Amcık vardı...

Ağlamaya başladım. O halde yatakta uyuyakalmışım.

Saatler sonra kapı açıldı. Sürtük içeri girdi yine. "Kalk" dedi sadece. Kalktım ve onu takip ettim. Yukarıya, salona çıktık. Cemal ayakta, elinde içkisiyle duruyordu. "Çıkart lan üstündekileri Amcık" dedi. Hemen iki ufacık parçayı attım üstümden. Diğer kızlar da çıplak halde salonun köşelerinde, başlarını öne eğmiş, ellerini önlerinde birleştirmiş bekliyorlardı. Cemal bir tanesinin yanına yaklaştı. Çenesinden tutup başını kaldırdı. Kızın yanağında henüz tazeliği geçmemiş bir yara vardı.

"Bak" dedi bana dönüp, "canımı çok değil, az bir şey sıktı sadece."

Bıraktı kızın çenesini. Başını eğdi kız hemen.

"Ben aksini söylemedikçe en ufak bir bez parçası bile olmayacak üstünde bu evde" dedi, "gel şimdi".

Peşinden gittim. Dışarı çıktık. Onu takip ediyordum.

Adamlarından ikisi de peşimizdeydi. Bir süre yürüdük. Yerdeki taşlar çıplak ayaklarımı acıtıyordu, ama korkudan sesimi çıkaramıyordum. Bir ahıra geldik. Seyis olduğunu tahmin ettiğim birisi hürmetle selamladı Cemal'i. İçeri girdik. Farklı bölmelerde atlar vardı. Hepsi çok güzel gözüküyorlardı.

Cemal bana dönüp "nasıl" dedi, "beğendin mi?"

"Evet erkeğim" dedim, "çok güzeller."

Güldü, "öyle olacaklar tabii" dedi, "hepsi senden kat kat değerliler." Bir tanesini işaret etti, "bu yeni" dedi, "yarışlara girecek bu hafta ilk kez. Çok umutluyum ondan. Kazandığı ilk yarıştan sonra seni hediye edeceğim ona"... Bir kahkaha attı. Anlamamıştım ne demek istediğini.

"Senin gibi yarak hastası bir karıya at yarağı iyi gider"...

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü anladığımda. Beni ata siktirecekti. Çaresizdim, fısıltıyla "evet erkeğim" diyebildim sadece.

"Neyse" diye devam etti, "şimdilik alıştırma sadece." Bir başka atın önüne geldik. "Bu" dedi "yaşlandı artık. Son günleri burada. Biraz mutlu etmek gerek." Kolumdan çekti beni bölmeden içeri. Saçımı yakaldı, bastırarak eğilmemi sağladı ve atın altına itti. At huzursuzlanmıştı. Hareket ediyordu. Beni ezecek diye ödüm kopuyordu. Seyis hemen yakaladı dizginlerinden. Biraz sakinleşti at.

"Al ağzına şimdi amcık" dedi Cemal.

Atın siki yüzümün önünde sallanıyordu. Heyecanlanmış, biraz büyümüştü. Emre itaat etmekten başka çarem yoktu. Elimle korkarak kavradım atın sikini. Ağzıma aldım başını. Garip bir kokusu vardı. Midemde bir bulantı hissettim bir an. Öğürdüm.

"Sakın çıkmasın ağzından" diye gürleyen Cemal'in sesini duydum. Bulantımı bastırmaya çalışarak atın sikini emmeye başladım. Hayvan heyecanlanmış, sürekli hareket ediyordu. Her an üstüme basacak ya da çifte atacak diye korkudan kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Korku beni de heyecanlandırmıştı ama. Elimdeki koca at yarağını daha iştahlı emip yalamaya başladım. Hayvanı zor zaptediyorlardı artık. Bir elim amıma kaydı ve okşamaya başladım. Cemal'in kahkahasını duydum. Adamlarına "bu karı hiç birine benzemiyor demiştim size" dedi, "bıraksak verecek ata hemen burada amcık"...

At kısa süre sonra dölünü fışkırtmaya başladı. Tadı çok daha farklı, ekşi idi ve çok daha yoğun, mide bulandırıcı bir kokusu vardı. Ağzıma gelen kısmını yuttum öğüre öğüre. Aın sikini hala bırakmamıştım elimden. Diğer elimle de amımla oynamaya devam ediyordum. Zangır zangır titreyerek boşalmaya başladım. Adamların hepsi kahkahalarla gülüyor, alay ediyorlardı benimle.

"Kalk" dedi Cemal sonunda, "kalk, şuraya geç ve dik dur. Bacakların ayrık, ellerin arkada birleşmiş olsun. Bu duruşu bozarsan karışmam..."

Ahırın ortasında ayakta, bacaklarım iki yana açık, ellerim arkamda bekliyordum başıma bundan sonra gelecek olanı. Cemal'in bir baş işareti ile adamları yaklaştı. Birisi sert bir tokat çaktı yüzüme. Sendeledim, ama zorla da olsa ayakta kaldım. Diğerinin tokatı mememe indi. Acıyla bağırdım. Bir tokat daha mememe indi. Adamlar etrafımda dolanıyor, memelerime, kalçalarıma, sırtıma tokatlar atıyorlardı. Arada sırada ise yüzüme vuruyorlardı. Suratıma vurdukça gözüm kararıyor, ayakta durmakta zorlanıyordum. Son bir tokatla takatim kesildi ve yere yığıldım.